◊ Lokasyonlar hakkında konuşmanızı istiyoruz. Çekimler sırasında favori bir yerel mekânınız var mıydı? Ya da yaşadığınız herhangi bir kültürel deneyim oldu mu?
– Rami Malek: İzleyiciyi dünyanın dört bir yanına götüren ve doğrudan sürücü koltuğuna oturtan filmlerden biri “Amatör”. İstanbul’a kadar seyahat ettik. Film ağırlıklı olarak İstanbul’da, ancak Londra’yı merkezimiz olarak kullanabilirsek olağanüstü olacağına karar verdim. Çünkü film çekmek için isteyebileceğiniz en iyi ekiplerden bazıları Londra’da. Keza Londra’nın sinematik tarihini anlatmama gerek yok.
“Slow Horses”dan da tanıdığınız yönetmenimiz James Hawes gittiğimiz şehirlerde herkesin fotoğrafladığı yerlerden ziyade farklı yerleri aradı. Filmdeki görüntüler St. Paul Katedrali’nin ya da Sultanahmet Camii’nin tipik kartpostal fotoğrafları değil. Marsilya ya da İstanbul; gittiğimiz şehirde normalde fotoğraflamadığınız unsurları yakalamaya çalıştık.
◊ İlk defa yapımcılık tarafında da yer aldınız. Nasıl bir deneyimdi ve bir aktör olarak performansınızı etkiledi mi?
– Rami Malek: Sanırım aktör olarak performansım üzerinde birçok yönden etkisi oldu. Ben her şeyi en başından sonuna kadar görmeyi seviyorum. Umarım bu mükemmeliyetçi bir bakış açısı değildir ama “Bohemian Rhapsody” ve “Bond”da belirli kameralar ve lenslerle ilgili detayları tartışırken ya da yönetmenlerle konuştuğumu post prodüksiyonda en iyinin en iyisini elde ettiğimizden emin olmak istediğimi hatırlıyorum.
Sanırım kurgu odasına gelen birçok aktör yorum yapmaya çekiniyor. Kendi kendime “Bu şeyin içinde her detaya çaktırmadan nasıl girebilirim?” diye düşündüm. Projenin en başından itibaren gelişmesini görmek güzeldi.
Dan Wilson, tabii ki harika Hutch Parker ve James Hawes ile senaryo üzerinde çalışmak, her gün oturup baştan sona mümkün olduğunca otantik ve eşsiz hissettirmeye çalışmak harikaydı. Ve filmin sonunda ses miksajına girip, büyük ekrana nasıl taşıyabileceğinizi görmek kadar güzel bir şey yok.
◊ Yapımcı olmak, sadece performansa odaklanmak yerine filme daha geniş bir açıdan bakmanızı sağladı yani…
– Rami Malek: Tabii ki. Ve film ekibine her zaman birlikte çalışmak istediğim, en sevdiğim aktörlerden bazılarını getirebilmemi sağladı. Rol arkadaşlarımın her biri bu işi çok iyi yapan, performanslarının zirvesinde çalışan insanlar. Bu filmdeki her oyuncu, birlikte çalıştığım için kendimi şanslı hissettiğim kişiler. Bir araya getirdiğimiz, yan yana çalıştığım kişilerle gurur duyuyorum. Bu gerçekten büyük bir başarı.
RAMI’YLE AKTÖR OLARAK BİRBİRİMİZE HAYRANDIK
◊ Rami Malek’in oynadığı Charlie Heller ile sizin canlandırdığınız Henderson karakteri arasındaki ilişki, filmde çok önemli bir yer tutuyor. Siz bu dinamiğe nasıl yaklaştınız, nasıl bir bağ kurdunuz?
– Laurence Fishburne: Oldukça doğaldı. (Gülüyor) Rami’yle ben 7-8 yıl önce bir partide tanıştık ve anında birbirimizi sevdik. İkimiz de aktör olarak birbirimize hayrandık ve yaptığımız işleri beğeniyle takip ediyorduk. O ilk tanışmadan sonra birlikte çalışmak isteyeceğimiz oldukça açıktı.
Bu yüzden “Amatör” filmi geldiğinde senaryoyu okudum ve “Hmm, oh, ah, evet, lütfen daha fazla verin” dedim. Her şey sayfalarda yazıyordu ama ikimiz arasındaki dinamik daha da derinleşti ve zenginleşti. Biz çekerken sadece eğlendik.
◊ “Amatör” bir bakıma “Mr. Robot”taki çıkış rolünüzü andırıyor. Bilgisayar ve teknoloji dünyasına yeniden adım atmak nasıl bir histi?
– Rami Malek: Elliot Alderson karakterine veda ederken üzücü anlar yaşamıştım. Sevdiğiniz bir karakterden uzaklaşmanız gerektiği an geldiğinde, buruluyorsunuz. Bir dereceye kadar karakter sizinle birlikte yaşar ya da siz onu yanınızda taşırsınız. Hepimizin yaklaşımı farklıdır gerçi, başkalarının nasıl yaptığını bilmiyorum. Ama o karakteri bırakmak konusunda biraz isteksizdim.
Bu yeni karakterin bir yineleme olduğunu söylemeyeceğim ama elbette benzerlikler var. Kırılgan kesişimlerde olan, aynı zamanda belki de zeki olan karakterlere çekiliyorum. Keder yaşarken bile sebat eden karakterler… Çok sayıda zengin ve karmaşık unsur bana Elliot’ı hatırlattı, ancak farklı bir şekilde.
Charlie hikâyeyi Elliot’ın muhtemelen yapamayacağı bir noktaya getiriyor. Filmde farklı unsurların birleşimi var. Charlie harekete geçiyor ve hikâye bir aksiyon-gerilim filmine dönüştürüyor. Yani yaptığımız türün sınırlarını aşıp daha özgün ve duygusal hale getirdik.
SIRADAN İNSANLAR SIRA DIŞI KOŞULLAR
◊ “Amatör” sadece intikamla ilgili değil, insanların neler başarabileceğinin sınırlarını da araştırıyor. Peki, gerektiğinde sınırları zorlamak ve imkansızı başarmak hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Laurence Fishburne: Sıradan insanlar her zaman sıra dışı koşulların içine düşebilir, değil mi? İşte bu, biz aktörlerin aradığı, gerçekten çekici bulduğumuz şeylerden biri. Sıradan görünen insanların sıra dışı koşullara girmek zorunda kalmaları ve zorunlulukların hikâyelerini anlatmak, tıpkı insanların hayatta yapmak zorunda olduğu gibi.
◊ Çaresizliği, umutsuzluğu anlatmak için hangi kişisel deneyim ve duygulardan faydalandınız?
– Rami Malek: Ne yazık ki çoğumuz hayatımızda belli bir miktarda kederle başa çıkmışızdır. Ben oyunculuğa veya film yapımcılığına bir terapi seansı olarak bakmıyorum. Ama bir insan olarak kendimden yakaladığım hisler kesinlikle vardı. Kimin olmaz ki? Ama ben kendimden hislerle başlamamaya çalıştım. Yönetmenimiz James Hawes ile konuşurken, kederin aşamalarının üzerinden geçtik ve film boyunca nasıl kullanacağımız konusunda çok titizdik. Yani izleyicinin “Ah, ben onun yerinde olsaydım, ben de böyle yapardım” diyebileceği bir tür ilişki kurduk.
BU BİLGİ BENİ PARANOYAK YAPTI
◊ Teknolojiyle aranız nasıl? Bilgisayar sahneleri için özel bir hazırlık ya da araştırma yapmanız gerekti mi?
– Rami Malek: “Mr. Robot”tan sonra asla bir kodlayıcı olmayacağımı fark ettim. Ama teknoloji hakkında yeterince şey öğrendim. Ancak bu dizi yüzünden, Patriot Yasası’dan sonra hükümetin elimizdeki tüm dijital verilere erişebileceğini öğrenmek beni oldukça paranoyak yaptı. O yüzden teknolojiyi bir kenara bırakalım.