ABD’nin, yaptırımların sınırlı hafifletilmesi karşılığında Suriye hükümetinden “aşırılık yanlılarına” karşı harekete geçmesini ve ülkede bulunan Filistinli grupları sınır dışı etmesini talep ettiği öne sürüldü.
ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Suriye’deki yeni yönetim için talep edeceği hususları kapsayan bir politika belgesi hazırladığı bildirildi.
Wall Street Journal gazetesine açıklama yapan yetkililer, bu belgenin içinde devrik rejimden geriye kalan kimyasal silahların korunması amacıyla Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü ile işbirliği yapılmasının, uranyum rezervlerinin güvence altına alınmasının ve Suriye’de kaybolan 14 ABD vatandaşının bulunması için bir irtibat görevlisi atanmasının istendiğini aktardı.
Bunun yanı sıra, Trump yönetiminin Şam hükümetinden “aşırılık yanlılarının” etkisinin zayıflatılmasını, ülkede faaliyet gösteren Filistinli grupların bağış almasının yasaklanmasını ve bu grupların sınır dışı edilmesini talep ettiğine yönelik iddialar ortaya atıldı.
Şam’ın, ülkedeki “aşırılık yanlılarına” karşı kamuya açık bir açıklama yapmasının da talep edildiği vurgulanarak, bu girişimlerin karşılığında, eski ABD Başkanı Joe Biden yönetimi döneminde uygulanan ve Suriye’ye yardım akışını hızlandırmayı hedefleyen sınırlı yaptırım muafiyetinin uzatılmasının değerlendirileceği ifade edildi.
Yetkililer, Suriye yönetiminin ABD’nin isteklerine uygun adımlar atması durumunda, Trump yönetiminin Suriye’nin toprak bütünlüğünü tanıyacağını, diplomatik ilişkileri yeniden tesis edeceğini ve yeni yönetimdeki bazı kişilerin terör listesinden çıkarılmasını gündeme alabileceğini öne sürdü.
ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden biri, WSJ’ye yaptığı açıklamada, “ABD, şu anda Suriye’deki herhangi bir yapıyı meşru hükümet olarak tanımamaktadır. Suriye’nin geçici yetkilileri terörizmi tamamen reddetmeli ve bastırmalıdır.” dedi.
Ayrıca, siyaset belgesinde Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı veya iki ülke arasındaki ilişkilerle ilgili herhangi bir ifadeye yer verilmediğine dikkat çeken yetkililer, Trump yönetiminin, bu aşamada Rusya’ya ait askeri üslerin ülkeden çıkarılması konusundaki baskılardan vazgeçtiğini ileri sürdü.