Dünya dışındaki yaşam olasılığı üzerine yıllardır süren araştırmalar, evreni tarayan bilim insanlarının çabalarını sürdürmektedir. Son olarak, Dünya’dan 120 ışık yılı uzakta yer alan K2-18b gezegeninde yapılan gözlemler, yaşam izleri açısından dikkat çekici bir buluşa yol açmış olabilir.
Cambridge Üniversitesi’nden bir araştırma grubu, James Webb Uzay Teleskobu aracılığıyla K2-18b’nin atmosferinde yalnızca biyolojik süreçlerle üretilen dimetil sülfid (DMS) adlı bir molekül tespit ettiklerini bildiriyor. Bu molekül, Dünya üzerindeki denizlerde yaşayan algler gibi canlı organizmalar tarafından salınıyor.

K2-18b: Yeni bir yaşanabilir gezegen adayı mı?
K2-18b, 2017 yılında Kanadalı gökbilimciler tarafından keşfedilmiştir. “Sub-Neptün” olarak tanımlanan bu gezegen, Neptün’den küçük ama Dünya’dan oldukça büyük bir yapıya sahiptir. 2021’de aynı araştırma ekibi, bu tür gezegenlerin hidrojenle kaplı ve okyanuslarla dolu olabileceğini öne sürmüştü.
Yeni yapılan analizlerde, gezegenin atmosferinde hidrojen, metan ve karbondioksit gibi bileşiklerin yanı sıra, dimetil sülfid sinyallerinin de güçlendiği dikkat çekmektedir. Bu veriler, K2-18b’nin yaşanabilir bir okyanus gezegeni olabileceğine dair umut veriyor.

Bilim adamları temkinli yaklaşıyor
Araştırmanın baş yazarı Dr. Nikku Madhusudhan, “Bu insanlık için devrim niteliğinde bir an. Ancak henüz yaşam keşfettik demek için acele etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Diğer bilim insanları ise bu keşfi heyecanla karşılamakla birlikte, dikkatli bir değerlendirme yapıyor. Johns Hopkins Üniversitesi’nden Dr. Stephen Schmidt, “Bu bir ipucu ancak yaşam olduğu sonucuna varmak için henüz yeterli değil” şeklinde yorumda bulundu.
Ayrıca bazı araştırmacılar, K2-18b’nin yüzeyinin magma ile kaplı olabileceğini ve atmosferinin yaşam için oldukça sıcak olabileceğini de öne sürüyor.
Gelecekte daha net veriler bekleniyor
James Webb Teleskobu, K2-18b ve benzeri gezegenlerde gözlem yapmaya devam edecek. NASA’nın geliştirmiş olduğu yeni nesil teleskop projeleri, bu çalışmalara katkıda bulunacak. Ancak uzmanlar, NASA’nın bütçesindeki olası kesintilerin bu tür bilimsel araştırmaları olumsuz etkileyebileceği endişesini taşıyorlar.
“Henüz ‘uzaylılar!’ diye bağırmıyorum… Ama her an bağırma hakkımı saklı tutuyorum.”